Türk Kadını
KIYMETLİMİZ
Tanrı
çoğu canlıyı dişi ve erkek olarak çift yaratmıştır. İnsanlar
da kadın ve erkek olarak adlandırılmıştır. Tanrı erkekleri
maddi olarak güçlü yaratmışsa da manevi olarak kadınlar daha
güçlüdür ve bununla beraber daha çok sorumluluk vermiştir.
Bana bir
hocam kadınlar erkeklerin bir üst modelidir demişti. Çünkü
Tanrı önce Hz Âdem’i yani erkeği sonra erkekten daha gelişmiş
olarak Hz Havva’yı –kadını- yaratmıştır
Kadınlar
farklı toplumlarda farklı yerlere sahiptirler. Çinlilerde kadın
insan bile sayılmazken ad yerine numara verilirmiş. Hintlilerde
kadın korunmak zorunda olduğu düşünüldüğü için hayatı
boyunca ya babasının ya da erkek kardeşlerinin himayesinde
bulunurmuş. Araplar kız çocuğu olunmasını utanç verici olarak
görürlermiş ki kültürümüze geçen ‘sessizlik oldu bir yerde
kız çocuğu mu doğdu’ sözü de buradan gelmekte. Farslılarda
erkekler anne ve kız kardeşleri ile evlenebiliyormuş. Düşünsenize
günümüzde kardeş çocuklarının evlenmesi bile uygun görmüyorken
kadınlar doğurdukları oğullarıyla evleniyor, kızlar abi ya da
kardeşleriyle evleniyor. Ne kadar iğrenç bir şey. İngilizlerde
ise kadınlar pis bir varlık olarak görülüp İncil’e bile el
sürmesine izin verilmiyormuş. Dünya’da böyle konumlardayken
Türklerde kadın en üst noktada, el üstünde tutulurmuş. Eski
Türklere göre kadınlar erkeklerin tamamlayıcısıymış. O kadar
ki kağan emirnameleri hatunun onayı olmazsa geçersiz
sayılmaktaydı. Hükümdarın erkek ve çocukları kadarız kız çocuklarının da hakkı varmış.
Ne
olmuşta Türkler bu kadar kadınları el üstünde tutarken mal
olarak görmeye başlamış. Müslüman olmuş Türkler ama
Müslümanlık diye Arap ve Fars kültürünü de almış. Çünkü
Müslümanlıkta kadın en az Eski Türklerdeki gibi önemli bir
yere sahiptir. Hz Muhammed bir hadisinde ‘Erkek ailede yöneticidir
ve yönetimden sorumludur. Kadın da kocasının evinde yöneticidir
ve elinin altındakilerden sorumludur.’demiştir. Ben bu hadisten
kadınların erkeklerin yöneticisi olduğunu anlıyorum yani
Müslümanlıkta erkeği bile yönetebilir olduğunu anlıyorum.
Osmanlıda
kadın erkeklerin dört adım ötesinden yürümek zorundaydı.
Sokağa erkek gibi yüzü, başı açık çıkamazdı, kara çarşaf
giymek zorundaydı. Tabi ki Osmanlıda daha doğrusu Osmanlı
Hanedanında kadınlar önemliydi. Kösem Sultan ((1. Ahmet in eşi,
4. Murad ve 1. İbrahim’in anneleri) oğulları döneminde naibelik
yani devleti yönetmiştir.) gibi kadınlarda vardır. Ama topluma
bakıldığında daha azdır böyle kadınlar.
Türkiye
Cumhuriyeti ilan edildikten üç yıl sonra kadınlara boşanma ve
velayet hakkı tanınırken, erkeklerin çok eşliliği sona
erdirilmiştir. Cumhuriyet’ten yedi yıl sonra belediye başkanı,
on yıl sonra köy muhtarı, on bir yıl sonrada milletvekili olma
hakkı kadınlara verildi. Türkiye bu hakkı kadınlara tanıyan ilk
Avrupa ülkesi olmuştur. Türkiye’nin kadınlara geç verdiği bir
hakta vardır. Bu hak Almanya’dan otuz üç yıl, Fransa’dan ise
tam yirmi beş yıl sonra Türk kadınına verilmiştir. Cumhuriyet
kurulduktan altmış yedi yıl sonra yani 1990 yılında evli
kadınlar eşlerinin izni olmadan çalışma hakkını kazandı.
Yasal
olarak neredeyse kadın erkek eşit fakat zihniyet olarak hala kadın
erkekten sonra geliyor. Nazım Hikmetin dediği gibi: Ve kadınlar
/bizim kadınlarımız: /korkunç ve mübarek elleri /ince, küçük
çeneleri, kocaman gözleriyle /anamız, avradımız, yarimiz /ve
sanki hiç yaşanmamış gibi ölen /ve soframızdaki yeri
/öküzümüzden sonra gelen /ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis
yattığımız /ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki /ve kara
sabana koşulan ve ağıllarda /ışıltısında yere saplı
bıçakların /oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim
olan/kadınlar,/…
Bazılarına göre kadın hala
okumaması, erkekten daha fazla maaş almaması, mini etek giymemesi
-giyince erkeği tahrip ediyormuş efendim erkek mini etekli kadına
bir şey yaparsa suç erkekte değil mini etek giyen kadındadır.-
sesini inceltmemesi, babasının abisinin veya eşinin sözünü
dinlemesi gerekiyor. Kız çocukları çabuk olgunlaşır dendiği
için reşit olmadan evlendirilen hatta anne olan yüzlerce kız var
ülkemizde.Kadına tecavüz eden ,kadını döven, kadını öldüren
kişi sayısı gün geçtikçe ülkemizde artmakta. Çünkü kadın
hala bir mal olarak görülüyor.Ve bu düşünceyi değiştirmekte
en büyük iş annelere düşüyor. Bir söz duymuştum: Bir erkeği
eğitirsen sadece bir kişiyi eğitirsin ama bir kadını eğitirsen
bir toplumu eğitirsin. diye o alaka. Büyürken erkek ve kız
çocuklarının bu saçma sapan şeylerin akıllarına girmemesini
bir tek bilinçli anneler sağlayabilir.
Atatürk’ün
dediği gibi ‘Ey Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil
omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.’
Kadın
isterse her şeyi yapabilir. Yeter ki inansın. Ancak bu yolda sadece
kadınlara değil erkeklere de iş düşüyor onlarda kızları,
anneleri, eşleri için çalışmalı. Kadınlarında en az erkekler
kadar insan olduğunu anlamalılar.
Kadınlar
bu dünyada ki en kıymetli varlıktır. Onlar olmazsa erkekler
hayvanlardan farksız olur. Erkekler kadınlara verilmesi gereken
değeri verirse Türk Ulusu eskisi kadar hatta daha büyük bir ülke
olur.
Yorumlar
Yorum Gönder